30 Haziran 2010 Çarşamba

Doldur Boşalt


Kaleyi hafif sağ çapraz gören bir noktadan serbest atış kullanacağım. Artık son dakikalar ve zaman tükeniyor. Topun sol tarafına doğru geçiyorum aslında inanmıyorum sağ ayağımın içi ile yapacağım kesme vuruş için ama belki maç bitmeden son fırsat deyiveriyorum. Kararım kesme şuttan yana kullanıyorum. Ellerim bellerimde inanarak vurmak istiyorum topa hakem düdüğümü bekleyin diyor. O anda konsantrasyonum dağılıyor. Son anda kendimi toplayayım en azından auta çıkmamalı bu top dönene filan vururlar bir şans daha olur diye barajın boş yerine yakın kesme denemek üzere topa vuruyorum. Açıyı ve şiddeti ayarlayamıyorum. Top kale arkası tribünün önündeki güvenlik görevlilerinin önüne düşüyor. O anda bir uğultu kopuyor kıyamet koparcasına… Bu pozisyondan sonra mücadele edecek gücüm yok.
4. hakem uzatma dakikalarını gösteriyor. Ve şuursuz doldur boşaltlara başlıyoruz. Şu gönlümün garip sarayında uzatma dakikalarında ki gibi şuursuz bir yüklenme sezinliyorum. Duygusal lobuma tüm hatları ile yükleniyorum. Sen de mi mantık diyorum, bari sen değme gamlı yaslı göynüme diyorum. Bir kabustan uyanır gibi terli bünyem, bir ikindi uykusundan kalkmışlığım var beton gibi kafam.
Bir şeyler söylemek istiyorum söyleyemiyorum. Aşk, sevgi, şefkat gibi şeyler kopyala yapıştır yaşanmıyormuş. Herkes yazgısına az çok etki ediyor, birileri birilerinin hayatına farkında olsa da olmasa da iyi veya kötü yönde etki ediyor. Bir duygu yu dile getiremiyorum. Anlatamıyorum derdimi o öyle olmamalıydı, bu böyle olmamalıydı. tık tık saatler nefesler alınıyor, nefesler veriliyor bir yerlerde mutluluk kol gezerken, Bir yerlerde birilerin tarifsiz üzüntüleri var belki üzüntüyü hak etmiyorlar ama burası böyle hassas bir denge.
Sizi beğeniyorum klasik söylemi ne kadar yalın; ama yapılacak bir şey yok dostum öyle Romantizm her hücreye hâsıl olsaydı o havası olmazdı herhalde rutinizm gibi birşey olurdu. Dili olup ta anlatamayan bir insanım. Anlatmak zor bazı şeyleri ya anlatamıyorum ya da anlayamadığımdan anlatamıyorum.
En iyisi hayata balıklama dalmak, Nasılsa yaşamak…
Voltaire der ki; ihtiraslar, geminin yelkenlerini şişiren rüzgardır: bazen gemiyi batırdığı olur, ama onsuz gemi yerinden kımıldayamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder