24 Kasım 2011 Perşembe

"Öğretmen Maaşlarını Geçmesin "

Bir arkadaşım paylaşmış bu yazıyı hoşuma gitti ben de paylaşmak istedim. Atamızdaki hakkaniyete bakar mısınız.

''Mustafa Kemal'e sormuşlar;

"Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz ne kadar verelim ?"
Mustafa Kemal ise şöyle cevap verir.

"Öğretmen maaşlarını geçmesin.."

24 Kasım ÖĞRETMENLER GÜNÜ kutlu olsun


             “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” diyen dünyada ki tek başöğretmen sıfatına sahip Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler günü kutlu olsun.
               Başöğretmenimizin izinden giden öğretmenlerimizin öğrettikleriyle bugünlere geldik. Okuduk, yazdık ve öğrendik ve kavradık öğrenmenin hiçbir zaman bitmeyen bir eylem olduğunu. Her şey Öğretmenle başlar.
           Ne yazık ki eğitim ve öğretim de istenilen başarıyı yakalayamadık. Üretkenlik yerine gevşekliği benimsedik. Tüketim toplumu olduk. Eğitimde bir duruş sergileseydik; Türkiye de bugünlerde konuştuğumuz kronik sorunları konuşmuyor olurduk.
           Öğretmen maddi sıkıntı çeker, Öğretmen tartaklanır, Öğretmen kaçırılır, Öğretmen katledilir ve Öğretmenler atanmaz, atanamaz atanmayı bekleyerek ömrünü tüketir.
          Ne yazık ki Öğretmenlerimize gereken değerin verilmediğini düşünüyorum. Öğretmen sorunlarında ben de dahil tüm toplumun payı var.  Van depremin de hayatını kaybeden çoğu yeni atanmış 75 Öğretmenimizi saygı ve rahmet ile analım.
Sezen Aksu şiiri olan “ Affet Bizi Hocam “  öğretmenler günü hediyemiz olsun.

                           AFFET BİZİ HOCAM

Dünyanın bütün nimetlerini alın,
Bana çocuk gözleri verin.

O eşsiz saflığın penceresinden
Naif bir tabloda hatırladığım,
Şiirler boyu satırladığım,
Eskitilmiş hayatlar öğrenirim.

Ben bir öğretmenim.
Öğrenciliği bitmeyen...

Şiiri aldığım kaynak; Sezen Aksunun tüm eserlerinin toplanmış olduğu “Eksik Şiir “ adlı şiir kitabıdır.

22 Kasım 2011 Salı

Puan Toplamaya Devam

           Trabzon şehrinin Bordo Mavi Fırtınasına karşı Milano şehrinin namı değer nerazzurri lakaplı İnternazionale takımı gerçekten de adı gibi Uluslar arası bir takım Avni Aker Stadyumundan geçip gitti. Sonuç olarak bakıldığında: İnter takımı istediğini aldı biz ise en azından üst tur veya UEFA şansımızı son maça taşıdık.
 Genel olarak bakacak olursak; Taraftarların İnter gibi büyük bir takımı karşılamaları ve Ranieri’ nin bu konu hakkındaki açıklamaları çok hoş.
Öncelikle Tribün deki taraftarlarımız görevini layıkıyla yaptı ve şampiyonlar ligi maçının hakkını verircesine bir performans sergiledi.
         Maç başlamadan bizim televizyon başında heyecandan elimiz ayağımız titredi. Şampiyonlar ligi heyecanının gerçekten ayrı bir havası var.
         Maça güzel bir giriş yaptık. Oynaması gerektiği gibi oynadık.0 – 0 giderken Burak Yılmaz ile yakaladığımız fırsatı gol yapsak daha değişik olurduk. Beklemediğimiz bir gol yedik. Neyse ki Halil ilaç gibi bir gol ile imdada yetişti.
İkinci yarı oyunu daha iyi domine ettik fakat İnter kalemize az ve öz geldi İnter hücum oyuncularının Tolgayı geçtiği anda Glowacki gövdesiyle, başka bir pozisyonda ise Tolga harika bir zamanlama ile açıyı daraltarak gole geçit vermeyerek maçı tutmamızı sağladı.
Celutskanın sağdan ortasında Adrianın kafa vuruşunu direkte bırakmasaydık; şimdi Avni Aker den tüm Türkiye ye horon ve kolbastı rüzgarı eserdi.
   5 maç sonunda 6 puan ile grup ikincisiz ve macera devam ediyor.
  Bu başarıda emeği geçen Başta Şenol hoca ve teknik ekibine   cansiperane mücadeleleriyle elinden geleni yapan Tolga, Glowacki, Giray, Zokora ya, sürekli sorumluluk alan oyunu isteyen golümüzü atan Halil e Orta sahada liderlik görevini genel anlamda üstesinden gelen Colman a ve Sürekli golü isteyen uğraşan arada orta sahaya gelip topu tutmamızı sağlayan Burak Yılmaz a ve tüm futbolcularımıza sonsuz teşekkürler.
İnter gibi bir dev den 2 maç sonunda 4 puan alabilmek onur verici.
Şampiyonlar ligi yayınlarında Murat Kosova klasında spikerlerin olması kaliteyi arttırdı.
Metin Tekin gerçekten yorumculuğa yakıştı. Beşiktaşlılar eskiler yorumcu olsun. Feyyaz Uçar da gayet başarılı yazılar yazıp yorumlar yapıyor. Ntv Star filan birbirine girdi. Televizyon dünyası tek partili iktidarlar gibi oldu ama tek iyi yan sanırım NTVSPOR ekibinin şampiyonlar ligine krema kattığını söylemeliyim.
Saha içindeki gerçeklerden biri de sene başında ki önemli oyuncu kayıplarına rağmen oyuncularımızın koordineli bir takım görüntüsü çizmesiydi. Avni Aker den İnter takımı ile Avrupa arenasında oynamanın hakkını veren bir başka Avrupai takım geçti.
O zaman bekle bizi Lille Metropol 15 gün sonra ak koyun kara koyun belli olacak. Benim için ne El nino ne Tsunami ben istiyorum ki şöyle esaslı bir bordo mavi renk ağırlıkta bir Fırtına essin. Yelkenler fora, bekle bizi Fransa

HELAL OLSUN


İnsanlar ünlüleri değerlendirirken ve özellikle futbolcuları genellikle başarılarıyla değerlendirirler. Fakat davranış ta çok önemli bir ölçüt.
         Zvonimir Boban, İvan Ergiç, Marlon Brando duyarlılıktır.
Thiery Henry atılan yüzlerce gole rağmen kocaman bir emek hırsızlığıdır.
Emeğe saygı gösteren Turgay Bahadır seni gerçek futbolsever unutmaz, Futbol bilinçaltının en güzel köşelerinde saklar.Kurallar gereği sarı kart gördün.Hakem Abitoğlu haklıydı.Ama meslektaşlarının emeğini çalma gereği duymadın, zaten olması gereken de o arkadaş.
kazanmak için her yol mubah mantığına gireceğine Turgay Bahadır ol vicdanını süresiz  huzura gönder.Tebrikler Turgay Bahadır.
Sen yeşil sahalarımızda görmek istediğimiz manzaralardansın.

18 Kasım 2011 Cuma

Birinci Dereceden İhmal Kuşağı

                  9. küsurları görüp Türkiye ye deprem felaketinde yardım etmeye gelmiş bir Japon vatandaşını 5. küsurluk bir ara depremde kaybetmek ne üzücü değil mi?
         Birinci dereceden deprem kuşağındayız. Kuzeydoğu Anadolu Fay hattı ülkemizden geçiyor.
            Deprem de kaybettiklerimiz için çok üzgünüz.
Ama biz sadece birinci dereceden deprem kuşağında değiliz. Daha öncesinde birinci dereceden ihmal kuşağındayız.
    Bu ülkeden fay hattıyla birlikte ihmal ve vurdumduymazlık kuşağı geçiyor.

TÜRKİYE DE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN OKUMA VE BARINMA GERÇEĞİ HAKKINDA ...

            Üniversite dönemini tamamlamış biri olarak geçtiğimiz Eylül ayında öğrenci arkadaşlarımızın ödediği tavan asgari ücrettin dahi fazlasına kaçan harç ücretlerinden sonra bu konuya daha fazla duyarsız kalamadım.
              An itibariyle Türkiye’de 97 si devlet 44 ü vakıf olmak üzere 141 adet üniversite mevcut. Rakamlarda sürçü lisan etmiş olabiliriz. Yanılmamız normal çünkü memleketimin her köşesine harıl harıl üniversite inşa ediyor sağ olsun devletimiz. Lafını esirgemeyen spor yazarımız sevgili Bilgin Gökberk ağabeyimizin söylediği üzere dünyada en çok inşaat diken ülkelerdeniz. Boş durmayalım araya üniversite serpiştirelim diyoruz olan Türk gencine oluyor.
                Her üniversitelinin işsizliği tattığı güzel memleketimiz de ortalama bir eve çıkmanın maliyeti 450 -600 TL arasında ha bir de ikinci öğretimsen ödüyorsan en az 500 TL tadından yenmez. Üniversite harçları için harç değil haraç desek yeri var. Özel üniversiteleri, Vakıf Üniversitelerini katmıyorum orada zaten okumak maddi bir sorun değil maddi bir ayrıcalıktır.
Barınma sorunu başlı başına bir fiyasko devlet yurtları ihtiyacı karşılayamıyor. Özel yurtlar haddinden fazla para istiyor. Güvenlik, konfor ve kalite bizden para sizden diyorlar. Eve çıkmak ise en büyük öğrenci sorunsallarındandır. Uyumlu arkadaşların olmalı veya iyi kötü arkadaşların olmalı çünkü tek başına çıkıyorsan ne ala muallâ. Tamam, arkadaşlar mevcut şöyle rutubetsiz, ferah bir ev bulmak gerek para mühim değil zaten emlakçi veya evsahibi 3 e 4 e bölüyor siz bölmeden hesabı. Evet, bir rutubetten mantar çıkan izbe bir eve sağlam cukka istiyorlarsa o zaman seyredin kara komediyi. Bkz. Kemal Sunal “Kiracı” filmini izlerseniz acı acı gülersiniz. Ev tutsanız, harç ödeseniz bitti mi bitmedi makarna- yumurta, 3 köfteli yarım ekmek, 3 çeşit yemek cepte metelik kurşun demek gibi leziz menü seçenekleri sizleri bekliyor. Ve yollar: yollar mı yıllar mı denizler mi engel, engel bilet parası ağa şehir dışı 15 TL şehiriçin de gezmek paha biçilemez, harbi den biçilemez.
               Üniversiteli eğlenmeli de her hafta sinema mı gsm operatörlerinin kampanyaları işi kurtarıyor gibi gözüküyor. Bu mali şartlar altında; tiyatro, dans, sportif etkinliklere gidebiliyorsanız her şeye rağmen sosyalliğinizi avuçlar patlayana dek alkışlamak gerekir.
              Zaten bir yerde Öğrenci veya Asker ağalar varsa flüoresan lamba gibi yanıyorlar. Bunu gören yerli esnaf durur mu vuruyor gözüne yağlı kazığın.
             Birkaç yıl evvel sevgili Kadir kardeşim” Zengin de olsa Öğrenci öğrencidir cebinde parası biter.” demişti sanırım Türkiye de öğrenci gerçeğini gözlemlersek sonuna kadar haklı…