30 Ağustos 2011 Salı

Dünya Futbolunda Kafkas Modası

           Günübirlik Yönetim Anlayışlarının Etkileri Üzerine http://arkadirekteplase.blogspot.com/2010/11/gunubirlik-yonetim-anlayslarnn-etkileri.html adlı yazımda para gücünün dünya futboluna olan etkisin den ama özellikle Türk futboluna olan pozitif ve negatif etkisine değinmiştim. Ama finansal güç kaynakları veya moda tabirle endüstriyel futbol un etki alanı bence baya genişledi. Küreselleşme etkisini futbol a da attı ve artık Küresel bir futbol pazarı bütün haşmeti ile yeryüzünü kavuruyor. Arap yarımadasın da ki Arap şeyhleri, ABD de Zengin işadamları ve Rus işadamları çıktı bu ara Kafkasya da ki işadamları moda oldu.
            Bir siz eksiktiniz futbol piyasasında Çeçen kulüp başkanları, halkınız yok olurken, fakirlik ten ölürken saçtınız milyon dolarları, milyon euroları vurdunuz futbol piyasasının gözüne. Evet, bu ara Çeçen para babaları Avrupa transfer borsasını yerinden oynatıyor. Avrupa, Rus Roman Abramovich ( Chelsea FC Başkanı )  ve Arap Khaldoon Al Mubarek ( Manchester City FC Başkanı ) rüzgarı bitmeden Çeçen para babalarına merhaba dedi.
               Meşin yuvarlağa Çerkez dansı yaptıran iki başkan: Neuchatel Xamax başkanı İslam Satujev ve Son günlerin en hovarda transferini yapan ( Samuel Eto ) takımın başkanı Süleyman Kerimov. Satujev Avrupa da özellikle İsviçre de yatırımları olan bir isim Neuchatel
Takımına bir ivme kazandırmak istiyor. Süleyman Kerimov Ocak 2011 de Anzhi kulübünün başkanı oldu. Ve başladı ölümüne transferler yapmaya. Futbol paralanıyor, Euro ve Dolar ile yüzüyor. Gelsin paralar oynasın futbolcular. Ne mutlu bonservis bedeli yüksek olup kulübüne kaynak sağlayana. Futbol piyasası farklı para kaynakları ile finanse olurken; İspanya La liga ekiplerinden Sporting Gijon un 25 yaşındaki savunma oyuncusu Javi Poves ben bu ne idüğü belirsiz para ile ekmek kazanmak istemiyorum, paranız da topunuz da sizin olsun adios (hoşça kal ) diyerek futbolu erken bir yaşta bırakma kararı kaldı.

BİTMEK BİLMEYEN ORMAN YANGINLARI…

        İlkokulda, ortaokul da, lise de hep söylerlerdi hocalarımız bize ormanlar akciğerlerimiz dir. Onlarsız soluyamayız, nefes alamayız.
        En son İzmir Seferihisar da daha öncesinde Datça ve Milas ta orman yangınları çıktı. Binlerce hektar ormanlık alanımız yanıp kül oldu. Her yıl daha çok Ege ve Akdeniz de çıkan orman yangınları sonucu ülkemiz kelaynaklaşma sürecine doğru gidiyor. Seferihisar da ki yangın için (aynı anda Sakarya ve Antalya da orman yangını çıkmıştı ) terör örgütünü sabotajı şüphesi ortaya çıktı. Bilemeyiz terör örgütünü mü yapmıştır ama şunu söylemek gerekir, bu ormanların yanmasına sebebiyet veren kimseler, zümreler zaten doğayı katlettiği, yok ettiği için teröristtir baya bir insanlık suçu işlenmiştir. Evet, mevzu bahis doğa olunca ister istemez ağır konuşuveriyorum. Güzelim koruluklara, makiliklere, çam ormanlarına her yıl kıyılıyor.
Şu sebepten yangın oldu hava sıcaktı, yan yattı, çamura battı, falan filan, İnter Milan diye
geçiştiriliveriyor bu hayati meseleler. Sonra bir bakıyoz ormanlığın yanına içine yakınına devasa siteler, bol yıldızlı oteller, felanca konutları kurulmuş. Önemsemiyoruz: çünkü bizim için orman yangını NTV haberin 45 saniyelik vtr si dir.  Yeşilin için de mavinin dibin de ki bol yıldızlı otelimiz de kodaman bir tatil yaparız. Bol konforlu, güvenli, korunaklı depreme dayanıklı sitemizin içindeki dairemiz de National Geographic Wild kanalın da Savana parkında ki aslanlı ceylanlı belgeseli izleriz. Ormanlar yanmış , buzullar yükselmiş çokta trinity aç ensest Bihter ile Behlül ü , Uşaklıgil e selam olsun. Her gün TV de bitkisel reklamlar dönüyor. Bütün gün öğlen kuşağında ki kadın programlar ın da o envayi çeşit otu, bitkiyi, çiceği, çayı konuşuyorlar. Her akşam siyasi çekişmeler, dünya çapında eğilimler konuşuluyor ya bir gün de çıkın da şu orman yangınlarını konuşun arkadaş! Küresel ısınacağız, söndüren olmayacak. Yükselen denizleri konuşun uzmanlar.
        Ağustos 2009 da Yunanistan günlerce süren yangında on binlerce hektarlık alan mahvoldu. Dağ, taş, ormanlar, binalar, insanlar hasar gördü. Günlerce Yunanistan yanarken ne kadar büyük bir afatla karşılaştıkları ne kadar büyük bir maddi ve manevi kayıpla karşılaştıkları ortadaydı. 2009 da Yunanistan için çok üzüldüm.  Netice de doğa yok oluyor ve insanlık kaybediyor. Zannetmiyorum ama umuyorum ki bir gün bu yangınlar da neden denir ve kamuoyunda en azından tartışılır.

KOCAMAN ÇELİŞKİLER HAKKINDA

          Bu yazı bir arkadaşıma ait bir irdeleme yazısı. İrdelenen kişi irdeleme yi  çok sevdiği için arkadaşımın yazısını noktasına virgülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum.                                                          

Bir yorum dikkatimi çekti!

''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''

İnceleyelim;

—1 Ekim 2005 Konyaspor - Fenerbahçe maçı,

Konyasporun başında ''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN'' var. Maçta Fenerbahçe Anelkanın eliyle attığı golle 2–0 geriden gelerek maçı 2–4 kazanıyor maçtan sonra soyunma odasında Aykut hoca; "Arkadaşlar artık bu sistemden, bu düzenden bıktım. Bu sistem, bu düzen düzelmek için bir kurban istiyor. Dayanacak gücüm kalmadı ve teknik direktörlük hayatımı bu maçla birlikte noktaladım" dedi! ''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''
neydi şikayeti?

Statüko!!!

-16 Haziran 2009,

Fenerbahçe'de sportif direktörlüğe getirilen Aykut Kocaman, kulüp binasında 3 yıllık sözleşme imzaladı.

yani?
Değiştirmek için kendisini feda etmeyi düşündüğü düzenin koruyucusu statüko'nun merkezindeki takım Fenerbahçe ile sözleşme imzaladı ''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''
bitmedi!!!

-29 Haziran 2010,

Fenerbahçe'de Daum'un görevini son verilmesinin ardından teknik direktörlük görevine getirilen Aykut Kocaman basın önünde sözleşme imzaladı.

Yani?
Değiştirmek için kendisini feda etmeyi düşündüğü düzenin koruyucusu statüko'nun merkezindeki takım fenerbahçe ile bu kez teknik direktör olarak sözleşme imzaladı ''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''

nasıl?

Daum’un kuyusunu kazdığı haberleri ayyuka çıkınca;
''Özellikle şunu söylemek istiyorum, Daum`un yerine gelmek gibi bir düşüncem asla ve asla yok. Böyle bir tasarrufum asla olmadı, asla da olmayacak'' diyerek ''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''

toparlayalım,

önce statüko nedeniyle antrenörlüğü bırakma kararı aldı,
sonra bu karara sebep olan statüko'nun beşiğindeki takım fenerbahçe'ye sportif direktör oldu,
daha sonrada asla olmayacak diye diye antrenör,

Şimdi soruyorum,

bu işte bir gariplik yok mu?
''adam gibi adam AYKUT KOCAMAN''

  Fatih Aktaş Temmuz 2011